İş Hayatım

2009 yılından bugüne devam eden pazarlama serüvenim, 8 yılı aşkın süredir global teknoloji firmalarının iletişimini yaparak ve yeni deneyimler kazanarak sürüyor. Yaptığı işten zevk alan birisi olarak bu yolculuk bana çok şey kattı, bu kazanımları burada da hikayeleştirip paylaşacağım.

Beşinci kuşak bir Tekirdağlı olarak 1982‘de doğdum ve 18 yaşıma kadar Tekirdağ’da yaşadım. Babam sayesinde esnaflığı öğrendim ve liseyi bitirmemle farklı bir bakış açısı kazanmak için Kütahya’da Kimya bölümü okumak için ilk evden uzak yolculuğum başlamış oldu.

5 sene sıkıcı bir kimya eğitimi sonrasında aslında hayatımın geri kalanında neyi istemediğimi çok iyi bir şekilde öğrenerek mezun oldum ve İstanbul’a taşındım. İş güç aramaları derken ilginç bir şekilde moda sektörüne Zara’da başladığım tezgahtarlık ile adım atmış oldum. Ama asıl amacım yüksek lisans yapıp farklı bakış açıları öğrenmek olduğu için 2007 Şubat ayında İstanbul Üniversitesi İşletme Yüksek Lisans programına başladım.

Bana göre olmadığını anladığım Kimya Bölümünden sonra işletmenin doğasındaki çeşitliliği görmek ve hocalarımızın gerçek hayattan hikayelerle beslediği derslere katılmak, ilgimin daha fazla sosyal bilimlere doğru kaydığını fark etmemi sağladı ve pazarlama iletişimi ile ilk resmi karşılaşmam bu dönemlere denk geldi.

Sonraki süreç iş okul arasında mekik dokuyarak giderken işimin okulu aksattığını fark edip, işten ayrıldım ve 2008 Haziran ayında yüksek lisansımı bitirip askeri görevimi yerine getirmek için Isparta Komando birliğine gittim. Bir çok klasik askerlik anısından farklı olarak çok fazla kitap okuma fırsatı buldum. Askerlik sonrası süreçte en büyük eksikliği hissettiğim dil konusunu kökten çözmek için İngiltere’nin yolunu tuttum.

1 yıl kadar dil eğitimi için kursa gittim,

O zamanlarda yine bir dünya krizi patladığı için iş bulup çalışma hayallerim çökmüştü, ama 3-4 ay kadar bir mutfağın temizlikten sorumlu elemanı olarak bulaşıkların kalitesinden sorumlu oldum, zor ama bir o kadar da keyifli bir süreçti. 1 yıl boyunca neredeyse her yere bisikletle ulaşmaktan inanılmaz keyif aldım. Belki de İngiltereyi hala deli gibi özlüyor olmamın arkasındaki en büyük neden budur. Tabii ki daha sayamayacağım kadar çok fazla ufkumu açan deneyimler biriktirip -bunların başında farklı müzik türlerini öğrenmem de var- ülkeme döndüm.

Eşe dosta sorup iş aramaları derken, ilk pazarlama işimi teknoloji sektöründe çok sevdiğim bir abim aracılığıyla buldum. 1,5 yıl kadar Leadtek, Biostar, ECZ gibi köklü component markalarının iletişimini yaparak başladım ve Teknoloji basını ile tanışmam da bu dönemde oldu. Sonrasında Asus OP Marketing Specialist yani Asus component ürünleri pazarlama iletişim sorumlusu olarak 2 yıl görev aldım. O zamanlarda Intel Microsoft, NVIDIA ve AMD gibi bir çok firma ile projeler geliştirdik. 7 farklı gruptaki üründen sorumluydum ve gerek teknoloji basını gerek zincir mağaza ve e-ticaret siteleri gerekse toptan kanal dahil Türkiye teknoloji sektöründe tanıyabileceğim herkesle tanışıp iş yapmaya gayret gösterdim, benim için eşsiz bir mutfaktı orası ve çok fazla şey deneyimledim. Her şeyden önce global bir firma bakış açısı kazanmaya başladım.

Global şirket kültür virüsü, kılcal damarlarıma kadar işleyince ve yeni ufuklara yelken açmanın zorunluluğu gelince (kaşınmaya başlayınca) bu sefer hayatımın dönüm noktalarından birisi olan ViewSonic‘te pazarlama iletişim görevini üstlendim. O zamanlar en büyük motivasyon ekilmemiş bir tarlaya girip dilediğim gibi biçimlendirme fırsatına sahip olmaktı ve böyle de oldu. Tabii ki zaman, teknoloji, ekip çalışması ve birçok değişken var etki eden ama şunu çok net dile getirebilirim, artık ViewSonic, daha fazla kişi tarafından bilinen bir marka haline geldi. Bu taraftaki ekip olarak başardıklarımızı “Vaka Çalışmaları” başlığı altında topladım oraya göz atabilirsiniz.

1 Mayıs 2013’de Londra’da eski MI5 binasındaki ViewSonic Europe Ofisinde başlayan maceram, halen devam ediyor.

O zamanlar sadece Türkiye’den sorumluyduk. Zaman geçtikçe ektiğimiz tohumlar meyvesini vermeye başlayıp dönüşlerini toplamaya başladığımızda 2016 yılının 2. çeyreğinde Balkan ülkelerini de yönetme fırsatını yakaladık. Derken 2019 3. çeyrek dönemi itibariyle Orta Avrupa ve Balkanlar dahil 18 ülkeden sorumlu olduk ve bende bu ülkelerin iletişim görevini üstlendim. Ben burada Viyana kapılarına dayandık diyorum çünkü, Polonya, Çekya, Slovakya, Macaristan, Adriyatik ve Balkan Ülkeleri ile toplamda 5 Türkiye kadar bir bölgenin sorumluluğu ekip olarak bize verildi. Bu ciddi bir çalışma gerektiren bir oluşum. 18 ülke var ve neredeyse her birinin dili ve kültürü birbirinden farklı. Hepsini analiz edip anlayıp o doğrultuda strateji geliştirilmesi gerekiyor.